Ana içeriğe atla

Kayıtlar

MEÇHUL ÖĞRENCİ ANITI Buraya bakın, burada bu kara mermerin altında Bir teneffüs daha yaşasaydı Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür Devlet dersinde öldürülmüştür. Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu: - Maveraünnehir nereye dökülür? En araka sıradan bir parmağın tek ve doğru karşılığı: - Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine! dir Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor Bir yazma bağlayan eski eskici baba yazmıştır: Yani ki onu oyuncakları oluğuna inandırmıştım O günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazdırmıştır Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler Arkadaşları, zakkumlarla örmüşlerdir bu şiiri: Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek. ECE  AYH
En son yayınlar

Çağdaş okul

Mehmet Yapıcı Perşembe, 08 Mart 2007 Çek Eğitimbilimci Comenius “Büyük Didaktika” (1964, MEB) adlı yapıtında; 17. yüzyılda okul sisteminin alfabesini şu sözlerle ifade eder: Öğretmenlerin mümkün olabildiğince az öğretmeleri, öğrencilerin ise daha çok (kendi kendilerine) öğrenmelerini sağlayacak öğretim stillerini araştırmak ve keşfetmek. Comenius tarafından 17. yüzyılda ifade edilen durum bugün, çağdaş öğrenme kuramlarının ana hedefidir. Bu ana hedef, kimi zaman; öğrenci merkezli okul, kimi zaman yapılandırmacı okul, kimi zaman öğrenen okul, kimi zaman da öğrenmeyi öğrenme olarak dile getirilmektedir. Adı her ne olursa olsun, çağdaş eğitim sitemleri, okullu insan için, şu temaları gerçekleştirmeye çalıştıklarını ileri sürmektedirler: * İnsan değerlidir ve eğitim sisteminin merkezinde yer almalıdır, * Her insan kendi bilişsel, duyuşsal ve fiziksel kapasitesinin olanakları içinde her şeyi öğrenebilir, * Öğrenen insan, öğrendiğini yaşama aktarabilecek becerilerle donatılmalıdır, * Okul,

Yarışmacı Eğitim Anlayışının Eleştirisi

Yard.Doç.Dr. URAL Ayhan-Abant İzzet Baysal Üniversitesi AMAÇ Bu çalışmanın amacı, son yıllarda Türk Eğitim Sisteminde ön plana çıkarak -çıkarılarak- bireysel ve toplumsal yaşamı önemli derecede tehdit eden yarışmacı eğitim anlayışının sonuçlarını tartışmaya açmaktır. Bir toplumdaki egemen eğitim anlayışı, o toplumda yalnızca yaşanılan zamanı değil yaşanılacak zamanları da etkileyebilmektedir. Dolayısıyla bu çalışmada, egemen eğitim anlayışı olarak kabul edilen yarışmacı eğitim anlayışına ilişkin çözümleme, bireysel ve toplumsal geleceğe yansıtılarak yapılmaya çalışılmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için konuya ilişkin literatüre olanaklar ölçüsünde ulaşılmaya çalışılmıştır. YARIŞMACI EĞİTİM ANLAYIŞININ DAYANAKLARI VE AMAÇLARI Yarışma gereksinimi, A.Maslow'un gereksinmeler hiyerarşisinde, değer gereksinmeleri başlığı altında, kazanmak, rekabet etmek, onaylanmak ve kabullenilmek gereksinimleriyle birlikte yer almaktadır. Ancak, A.Maslow insan gereksinimlerini

Leo Tolstoy'un Eğitim Anlayışı

       Tolstoy(1828-1910) şiddeti çağrıştıran bir terim olduğu için kendine açıkça anarşist demediyse de, devlet ve mülkiyete karşı İsa’nın öğretileri temelinde anarşist bir eleştiri geliştirdi. Böylelikle anarşist hareket içinde etkin bir barışçı geleneğin gelişimine yardımcı oldu. Hükümet sahtekarlığının, yurtsever ahlâk dışılığının ve militarizm tehlikesinin en güçlü eleştirmenlerinden birisi oldu. Tolstoy eğitime ise hem teorik eserleriyle, hem öğretmenlik çalışmalarıyla hem de yazdığı okul kitaplarıyla hizmet etmiştir. Halkı yaşadığı sefaletten kurtarmak için, köylülerin çocuklarına yönelik İ. Poliana köyünde Jasnaja Poljana adında bir okul kurdu. Açtığı okulda çocuklara ne öğreteceğini bilmediği için onları bütünüyle serbest bıraktı. Bireysel özgürlüğü yöntem olarak benimsedi ve eğitimde okulların değil, hayatın belirleyici olduğu sonucuna vardı. Bütün zorlayıcı yöntemleri kaldırdı ve öğrencilerin kendi yöntemlerini geliştirmelerine izin verdi. Okulu terk etmek ve okula kaydolm
Hiçbir zaman okulumun eğitimimi engellemesine izin vermedim. Mark Twain

Eğitimde Gizli (Örtük) Program: Hiçbir ders programında, yönetmeliklerde, yasalarda yazmayan resmi olmayan amaçlı değer yükleme uygulamaları

Alıntı: “Örtük program endüstri toplumunda iş ve vatandaşlık için gereken psikolojik düzeni (şartları) geliştirmek için ihtiyaç duyulan yapıyı okullarda sağlamaktadır. Sınıf içerisinde örtük program sınıfta öğrencilerin ne kadar zaman harcadıkları, sınıf ortamının öğrenci rollerini nasıl etkilediği ve öğretmenin öğrencileri aktif hale getiren öğretim yöntemlerini nasıl uyguladıkları gibi unsurları kapsamaktadır. Jackson’a göre sınıflarda verilen eğitim öğrencilere yaratıcılıktan ziyade uyumu (uysallığı) öğretmektedir. Jackson uyumun (uysallığın) öğretilmesinin resmi programa ters olmasına rağmen, okulların tüm insanları yaşama adapte edebilmede ve gerçek dünyadaki hiyerarşik güç ilişkilerine öğrencileri hazırlamada örtük programdan yararlandığını savunmaktadır. …Kendisi, sınıfta örtük programın üç temel unsurunun bulunduğunu belirtir. Bu unsurları kalabalık, övgü ve güç olarak tanımlamaktadır. Ona göre sınıftaki çalışmalar öğrenciye kalabalıkta, yani toplum içerisinde yaşamayı öğret

Gizli Program 2

Okul ve İş Dünyası İlişkileri 1 Örtük programlarla ilgili kuramcıların görüşleri okulun neye yaradığını, öğrencilere ne yaptığını açıkça vurgulamaktadır. Öznellik içermemesi için bilimsel bir çalışmadan alıntılar yapmak istiyorum. Bu kuramcılardan Bowles ve Gintis 1976’da okul ve iş dünyası arasındaki ilişkileri sorgulamışlarıdır. “Onlara göre okul ve sınıf yaşamı ile üretim sektöründeki sosyal ilişkiler arsında “yapısal bir uygunluk” vardır. Yaklaşımlarının merkezinde “iletim-correspondence” ilkesi bulunmaktadır. Bu ilkeye göre, kapitalizmin sömürüye dayalı sosyal ilişkileri bütün topluma iletilmekte ve yayılmaktadır. Kapitalist toplumda eğitim, ekonomik alanda faaliyet gösteren bir firmanın hiyerarşik yapısını yansıtır. İşyerinde patron ve yöneticiler ile işçiler arasındaki ilişki nasıl baskı ve sömürüye dayanıyorsa okullarda da öğretmen ve yöneticilerle öğrenciler arasındaki ilişki de baskı ve sömürüye dayanmaktadır. Bowes ve Gintis’e göre okullar baskıcı kapitalist toplum için ger

Gizli Program

Okul ve İş Dünyası İlişkileri 2 Televizyonlarda dönen reklamı anımsayınız: …..için meslek lisesi memleket meselesi… Yalnızca Milli Eğitim Bakanlığı’nın okul, derslik gibi ihtiyaçlarını karşılayan iş dünyası Avrupa Birliği’ne girme bağlamında -Avrupa Birliği üyelerinde olduğu gibi- eğitime yön verme, eğitimi yönetme bilgisini keşfetmiştir. Oysa memleket de meslek liseleri de dün vardı. Kapitalist ülkelerde eğitim, sistemi yeniden üretmek için yürütülen bir toplumsal denetim mekanizmasıdır. İş dünyasının insana bakışı yukarıdaki alıntıdaki gibidir. Bu durum eğitimcilerin dilinde “Herkes okuyacak diye bir şey yok!,” , “Herkes üniversiteyi kazanamaz.” gibi cümlelerle kendini gösterir. Eğitimciler herkesin ayrımını eğitim kurumlarında çok iyi yaparlar. “iyi öğrenciler-kötü öğrenciler”, “çalışkan öğrenciler- tembel öğrenciler”, “iyi sınıf- kötü sınıf”, “iyi öğretmen- kötü öğretmen”, “üniversiteyi kazanabilecek öğrenciler- iyi vatandaş olacak öğrenciler”…Öğrenciler elmalar- armutlar gibi

Eğitim Sistemimiz: Bankacı Eğitim Yaklaşımı

Bankacı eğitim yaklaşımını Freire betimlemiştir. Bankacı eğitim yaklaşımında eğitimi, tasarruf yatırımına; öğrencileri, yatırım nesnelerine; öğretmenleri ise, yatırımcılara benzetmektedir. Bu yaklaşımda öğretmen iletişim kurmak yerine, tahvilleri çıkarır ve öğrencilerin sabırla aldığı, ezberlediği ve tekrarladığı yatırımları yapar. Bu tahviller sınavlarda paraya(nota) dönüştürülür. Bankacı eğitim yaklaşımında öğretmen bilgi veren bir kaynaktır. Öğrenci pasif durumdadır, kendisine verilen bilgileri alır ve ezberler. Öğrenci araştırmaz, yorumlamaz, eleştirmez. Freire’e göre anlatma (öğretmenin derste yaptığı eylem) , öğrencilerin anlatılan şeyi mekanik olarak ezberlemelerine yol açar. Öğrencler doldurulması gereken “bidonlar”dır. Öğretmen kapları ne kadar çok doldurursa, o kadar iyi bir öğretmendir. Kaplar ne kadar pısırıksa, doldurulmalarına izin veriyorsa, o kadar iyi öğrencidir. Dolmaya direnç gösteren öğrenciler ise “problemli” öğrencilerdir. Bankacı eğitim öğrencileri nesneleştirir,

Öğretmenler "anlatma hastalığı"ndan muzdariptirler. La Fontaine başöğretmen...

ÇOCUK VE ÖĞRETMEN Size bir şey anlatayım da görün Yersiz azarını bir hödüğün. Bir çocuk Seine Nehri kıyısında Güle oynaya koşarken Suya düşmüş nasılsa. Boğuldu boğulacakken Bir söğüt dalı yetişmiş imdadına. Yapışakalmış yavrucak: Allah’tan başka kimseler yok kurtaracak. Tam o sırada bir öğretmen Gelecek olmuş yukarıdan. Çocuk bar bar bağırmış, Hocasını imdadına çağırmış. Hoca durmuş, Sularla pençeleşen çocuğu görmüş, Hemen başlamış azarlamaya: -Pis yumurcak! Koşar mısın kıyıda? Budur işte haylazlığın sonu! Okul nasıl adam etsin seni? Zavallı anan baban ne yapsın? Peşinde mi dolaşsınlar Allah’ın günü? Nedir çektiği zavallıların? Keyif sizin dert onların... Çekmiş çıkarmış çocuğu nehirden. Çoklarına taş attım bu hikâyemde, Vırvırcı, dırdırcı, ukala büyükler Görmüşlerdir kendilerinin bir öğretmende. Az değil, sürüyledir bu hödükler. Soylarını bereketli kılmış Tanrı. Dünyanın her yerinde, her işinde Durmadan işler ağızları. Be mübarek adam, önce kurtar beni, Sonra çekersin söylevini! La Fo

La Fontaine öğretmenleri pek sevmiyor...

ÖĞRENCİ, UKALA ÖĞRETMEN VE BAHÇE SAHİBİ Öğrenci olduğu belli çocuğun biri Bir yandan yaşının küçüklüğü gereği Öte yandan ukala hocaların da, Çocukların akıllarını bozmakta Birebir olmalarından ötürü, İki katlı sersem iki katlı haşarı, Girip bir komşusunun bahçesine Çiçekleri, meyveleri yolar dururmuş. Bu komşuya, sonbaharda, Pomona Tanrıça En güzellerini verirmiş meyvelerin. Her mevsimi ayır güzelmiş bahçenin; İlkbaharda da Flora En güzel renklerini dökermiş oraya. Adam öğrenciyi görmüş bahçede bir gün. Seninki çıkmış bir meyve ağacına hoyratça, Yoluyormuş tomurcukları bile O canım, o nazlı umutlarını O bolluk müjdecilerini bahçenin. Daları da kırmaya başlayınca Bahçe sahibi bir adam yollamış okula Gelsin de görsün diye öğretmen. Hazret bir sürü çocukla gelmez mi? İlkinden beterleriyle dolmuş bahçe. Ukala işi ciddiye almış aklınca; Zararı büsbütün arttırmış getirmekle İyi eğitilmemiş bir haylaz sürüsünü. Neden mi yapmış bunu? Çünkü Vereceği cezanın bir ibret olması gerekirmiş, Bütün öğ

Eğitim zevk vermiyorsa suçtur. (Virginia Wolf)

İÇİMİZDEKİ ÖĞRETMEN Okuldan paydosta çıkan öğrenciyle, cezaevinden çıkan mahkum kadar birbirine benzeyen başka iki şey yoktur. Peki, teneffüste bahçeye çıkan çocuklar neden çıldırmış gibi bağırır?Öğrenciler devlet okuluna girdikten sonra otoriteye boyun eğmeleri, başkalarının istediğini yapmaları için eğitilirler. Okul bahçesinde öğrencileri azarlamak, aşağılamak için yapılan konuşmalarda bir okul müdürünün öğrencilere “buraya sizi biz çağırmadık, kendiniz geldiniz. O halde buradaki kurallara uyacaksınız” dediğini biliyorum. Okul öğretmenlerindir. Öğrencilerse yalnızca onların dediklerini yapmak için eğitilen nesneleşmiş insanlardır.Öğretmenler çocukları birbirleriyle yarıştırırlar. Onları korkuturlar. Kötü bir gelecek tablosu çizerler. Eğitimi kazananların ve kaybedenlerin olduğu bir yapı olarak gösterirler. Gerçekte kazananlar uyumlu, her denileni yapan, “çalışkan” dedikleri çocuklardan çıkar. Bunlar için kazanmak, egemenlerin istediği toplumsal düzende, eğitimle oluşturulan bu kişil

Öğrenci öğretmen ilişkisi

ÖĞRENCİ ÖĞRETMEN İLİŞKİSİ Öğrenci-öğretmen ilişkisi bir güç ilişkisidir: patron-işçi, efendi-köle, ezen-ezilen, komutan er… Öğretmenin ve öğrencinin beden dilinin anlatımı bu güç ilişkisini, gücü gösterenle, güçsüzün güçsüzlüğünü gösterir. Öğretmenlerin çoğunlukla bu tür bir iletişimi içsel bir davranışla yaptıklarını biliyorum. Çünkü onlar öğrenci-öğretmen iletişiminin yapısını öğrencilik yıllarında öğretmenlerinden görmüşlerdi. Bu görme gerçekte bir tür kurulma, ayarlanmadır. Öğrenme oluştuğu ortamın bütün özeliklerini içirir. Sınıftaki sorunlarını çözmeye çalışan bir öğretmen bu güç iletişimini kurduğu zaman bu güç iletişiminin konusunu, araçlarını, dil kullanımlarını, duygularını, beden dili kullanımlarını, süresini vb. daha nice öğeyi öğrenciye “öğretmen” diye sunmaktadır. Bu çocuk öğretmen olduğu zaman sınıftaki sorunlarını öğrencilik yıllarında öğrendiği durumsal davranışlar, dil kullanımları, beden dili kullanımlarıyla yani “öğrencilik yıllarında edindiği “içindeki öğretmen”l